Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

kötü kötü düşünmek

  • 1 kötü kötü düşünmek

    погрузи́ться в печа́льные размышле́ния

    Türkçe-rusça sözlük > kötü kötü düşünmek

  • 2 hakkında kötü düşünmek

    v. think ill of smb., suspect

    Turkish-English dictionary > hakkında kötü düşünmek

  • 3 kötü

    дурно́й нехоро́ший пло́хо плохо́й
    * * *
    1.
    плохо́й

    kötü alışkanlık — плоха́я привы́чка

    kötü davranış — плохо́е поведе́ние

    kötü film — низкопро́бный фильм

    kötü gözle bakmak — а) смотре́ть недружелю́бно; б) смотре́ть с вожделе́нием

    kötü hava — скве́рная пого́да

    kötü huylu — име́ющий скве́рный хара́ктер

    kötü kalbi — недо́брый / зло́бный челове́к

    kötü koku — скве́рный за́пах

    kötü niyet — зло́е наме́рение

    kötü resim — никуды́шный рису́нок

    kötü yol — плоха́я доро́га

    2.
    1) пло́хо, нехорошо́

    kötü söylemek — пло́хо говори́ть о ком-чём, хули́ть кого-что

    2) чрезме́рно, си́льно

    kötü dövmek — жесто́ко изби́ть

    kötü tutulmak — влюби́ться без па́мяти

    oğlan kıza kötü tutulmuş — па́рень по́ уши влюблён в де́вушку

    3.
    плохо́й челове́к

    kötüler — плохи́е лю́ди

    ••

    kötü haber tez duyulurпогов. плоха́я весть не стои́т на ме́сте

    - kötüye çekmek
    - kötü etmek
    - kötü kişi olmak
    - kötü kötü düşünmek
    - kötüye kullanmak
    - kötü olmak
    - kötü sapmak
    - kötü yola düşmek
    - kötüye yorma

    Türkçe-rusça sözlük > kötü

  • 4 kötü

    плохо́й, дурно́й

    kötüler — плохи́е лю́ди

    kötü bir adam — а) плохо́й челове́к; б) отрица́тельный персона́ж (напр. в фильме)

    kötü bir huy — плохо́й (дурно́й, скве́рный) хара́ктер

    kötü filim — низкопро́бный фильм

    kötü gözle bakmak — пло́хо относи́ться к кому

    kötü hava şartları — неблагоприя́тные (плохи́е) пого́дные усло́вия

    kötü kast — а) дурно́е наме́рение, злой у́мысел; б) покуше́ние [на жизнь]

    kötü kişi olmak — станови́ться плохи́м (в чьих-л. глазах); вызыва́ть чью-л. неприя́знь

    - ı kötüye kullanmak — злоупотребля́ть чем

    güveni kötüye kullanmak — злоупотребля́ть дове́рием

    - a kötü oyun oynamak — сыгра́ть злу́ю шу́тку с кем

    kötü söylemek — пло́хо говори́ть о ком

    kötü yola düşmek — пойти́ по плохо́му пути́, встать на плохо́й путь (о женщине)

    kötüye yormak — счита́ть дурны́м предзнаменова́нием

    hepsinden kötüsü — ху́же всего́ то, что…

    iyi kötü — ху́до ли, хорошо́ ли

    kötü etmek — поступи́ть пло́хо; сде́лать дурно́е

    -ı kötüye boğmak — обдури́ть, обману́ть кого

    kötü dövmek — жесто́ко избива́ть

    kötü kötü düşünmek — го́рестно заду́маться; погрузи́ться в печа́льные размышле́ния

    kötü kadın — же́нщина лёгкого поведе́ния

    Büyük Türk-Rus Sözlük > kötü

  • 5 kötü

    "1. bad. 2. worthless, poor in quality. 3. evil, wicked. 4. angrily; malevolently; maliciously. 5. colloq. really (used as an intensifier): Kötü acıyor. It really hurts. - adam cin. heavy, bad man, villain. - beslenme malnutrition. -ye boğmak /ı/ slang to deceive, trick, cheat (someone). - emilim malabsorption. - günler hard times. - haber tez duyulur. proverb Bad news travels fast. - kadın prostitute, scarlet woman. - kişi olmak to become the target of someone´s/others´ dislike, be regarded as the person who´s in the wrong. - kötü angrily; malevolently; maliciously. - kötü düşünmek to brood, think of troubling things. -ye kullanmak /ı/ to misuse (one´s authority); to abuse, take unfair advantage of. - söz insanı dininden çıkarır, (tatlı söz yılanı ininden çıkarır). proverb Harsh words only make people angry (but sweet words can charm a snake from its hole). - yola düşmek/sapmak 1. to become a prostitute. 2. to stray from the straight and narrow, begin to live immorally."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > kötü

  • 6 suspect

    adj. şüpheli, zanlı, kuşkulu
    ————————
    n. şüpheli, zanlı, sanık
    ————————
    v. şüphe etmek, kuşkulanmak, şüphelenmek, hakkında kötü düşünmek, güvenmemek
    * * *
    1. şüphelen (v.) 2. şüpheli (n.)
    * * *
    1. [sə'spekt] verb
    1) (to think (a person etc) guilty: Whom do you suspect (of the crime)?; I suspect him of killing the girl.) kuşkulanmak, olduğunu düşünmek
    2) (to distrust: I suspected her motives / air of honesty.) kuşkulanmak
    3) (to think probable: I suspect that she's trying to hide her true feelings; I began to suspect a plot.) sanmak, ihtimal vermek
    2. noun
    (a person who is thought guilty: There are three possible suspects in this murder case.) şüpheli, sanık
    3. adjective
    (not trustworthy: I think his statement is suspect.) güvenilmez
    - suspicious
    - suspiciously
    - suspiciousness

    English-Turkish dictionary > suspect

  • 7 think ill of smb

    v. hakkında kötü düşünmek

    English-Turkish dictionary > think ill of smb

  • 8 think ill of smb

    v. hakkında kötü düşünmek

    English-Turkish dictionary > think ill of smb

  • 9 penser

    I
    v i
    1 düşünmek

    penser à qqn / qqch — birini düşünmek

    2 düşünmek, hatırlamak
    II
    v t
    1 croire fikri olmak, sanmak

    Je pense qu'il viendra. — Geleceğini sanıyorum

    penser du bien / mal de qqn, de qqch — biri hakkında iyi / kötü izlenimleri olmak

    2 avoir l'intention niyet etmek

    Il pense arriver demain. — Yarın gelmeye niyetli.

    Dictionnaire Français-Turc > penser

  • 10 denken

    denken v/t und v/i <dachte, gedacht, h> (an A, über A -i hakkında) düşünmek;
    das kann ich mir denken tahmin ederim;
    das habe ich mir gedacht böyle (olacağını) düşünmüştüm;
    denk daran zu … -meyi unutma;
    jemandem zu denken geben b-ni düşündürmek;
    solange ich denken kann aklım ereli (beri);
    ich dachte mir nichts dabei aklıma kötü bir şey gelmedi;
    daran ist nicht zu denken dünyada olmaz;
    ich denke nicht daran! aklımın ucundan bile geçmez!;
    fam denkste! sana öyle geliyor!, nerde (o bolluk)?

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > denken

  • 11 Meinung

    Meinung f <Meinung; Meinungen> düşünce, fikir; kanı, kanaat;
    Meinung über etwas (A) hakkında(ki) görüş;
    eine schlechte Meinung haben von (D -in) kötü olduğunu düşünmek;
    der Meinung sein, dass (-in) -diği fikrinde olmak;
    seine Meinung ändern fikrini değiştirmek;
    ich bin Ihrer (anderer) Meinung ben sizinle aynı (sizden farklı) düşünüyorum

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > Meinung

  • 12 kara

    "1. black. 2. dark-complexioned, swarthy. 3. phot. negative. 4. bad; unlucky. -lar bağlamak to put on mourning; to wear mourning. - beniz/benizli swarthy, dark-complexioned. - cahil grossly ignorant. - cümle colloq. the four arithmetical operations. - çalı person who breaks up a friendship by carrying tales. - çalmak /a/ to slander. -ları çıkarmak to come out of mourning. - damaklı obstinate. - damar anat. vein. -sı elinde slanderer, maligner. - et lean meat. -lar giymek to put on mourning; to wear mourning. - gün black day; time of trouble. - gün dostu true friend, friend who sticks by you when you´re in trouble. - haber news of a death or disaster. -/kötü haber tez duyulur. proverb Bad news travels fast. - haberci bringer of bad news. - kaplı kitap colloq. 1. one´s chief reference book, one´s bible. 2. law book. - kara düşünmek to brood. - kaş (someone) who has big black eyebrows. (aralarından) - kedi geçmek (for two friends) to start behaving coolly to each other. - kuru swarthy and skinny. - kuvvet the forces supporting reaction and religious fanaticism. - liste blacklist. - listeye almak /ı/ to blacklist. - maşa small, dark, and thin girl or woman. - mizah black humor. - oğlan 1. swarthy boy. 2. gypsy. - sakız pitch. - sürmek /a/ to slander, blacken (someone´s) reputation. - tahta blackboard. - talih misfortune, bad luck. - toprak black soil, chernozem. - yağız swarthy (young man). - yas deep mourning. - yüz dishonor, disgrace, ignominy. - yüzlü dishonored, disgraced, in disgrace."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > kara

См. также в других словарях:

  • kötü kötü düşünmek — üzüntülü düşüncelere dalmak Bir yıldırım gelse de beni de yok etse bari diye kötü kötü düşündüğü oluyordu. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kötü — sf. 1) İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, hoşa gitmeyen, fena, iyi karşıtı Kötü bir kalem. 2) Zararlı, tehlikeli Kötü adam. 3) Korku, endişe veren Yabancının bu kötü kasdına yalnız azmimizle karşı koyduk. R. E. Ünaydın 4) Kaba ve kırıcı… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gannını çürütmek — kötü düşünmek , düşüncesini bozmak …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • günahına girmek (veya günahını almak) — 1) (birinin) birisi için haksız olarak kötü düşünmek, kuşkulanmak Sonradan anladı ki yok yere o fakirin günahına girmişti. R. N. Güntekin 2) (birinin) iftira etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • adam — is., Ar. ādem 1) İnsan 2) Erkek kişi, kadın karşıtı İyi bir adam isterse, babası da verirse, varacak. M. Ş. Esendal 3) Birinin yanında ve işinde bulunan kimse Kendisi gayet kibirli, öfkeli olduğu için hizmetçileri ve adamları korkarlar. K. Tahir… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kara — 1. is. 1) En koyu renk, siyah, ak, beyaz karşıtı 2) sf. Bu renkte olan Kara gözlüm efkârlanma gül gayri / İbibikler öter ötmez ordayım. B. S. Erdoğan 3) Esmer 4) sf., mec. Kötü, uğursuz, sıkıntılı 5) mec. Yüz kızartıcı durum, leke 6) mec. İftira… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • NAZAR — Göz atmak. Mülahaza, düşünmek, bakmak, imrenerek bakmak, düşünce. Yan bakış, kötü bakış. Bir türlü kabul etmek. * Gözdeğmesi. * İltifat. * İtibar …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»